Sûra bir üfleyişle üflendiğinde,
Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde,
İşte o gün, olması gereken olmuştur.
Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır.
Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır.
O gün arz olunursunuz; hiçbir saklınız-gizliniz kalmaz.
Öz kitabı sağından verilen: “İşte kitabım, okuyun!” der.
“Kendi hesabıma kavuşacağımı sezmiştim zaten.”
Artık o, hoşnutluk veren bir yaşayış içindedir.
Yüksek bir bahçe içindedir.
Devşirilmesi kolaydır onun.
Geçmiş günlerde sunduklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin, için.
Öz kitabı sol taraftan verilene gelince o şöyle der: “Ah, ne olurdu, bana kitabım verilmeseydi!”
“Hesabımın ne olduğunu hiç bilmemiş olsaydım.”
“Ah, ne olurdu, iş bitmiş olsaydı!”
“Hiçbir işime yaramadı malım.”
“Sökülüp gitti benden saltanatım.”
“Tutun onu, derhal bağlayın onu!”
“Sonra cehenneme sallayın onu!”
“Sonra, boyu yetmiş arşın olan bir zincirde yollayın onu!”
“Çünkü o, yüce Allah’a inanmıyordu.”
“Yoksulu doyurmaya özendirmiyordu.”
“Bugün onun için burada bir sıcak dost yoktur.”
“Yıkananların atık sularından başka yemek de yoktur.”
“Ki o atık suyu sadece günahkârlar yer.”
Hakka Suresi 69: 13-37