1: O beklenen müthiş olay olduğunda,
2: Yoktur onun oluşunu yalanlayacak.
3: Kimini alçaltır, kimini yükseltir.
4: Yerküre bir sarsılışla sarsıldığında,
5: Dağlar bir serpilişle serpildiğinde,
6: Hepsi un ufak olup dağılmıştır.
7: Ve sizler, üç çift/sınıf oluvermişsinizdir.
8: İşte uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
9: İşte şomluk ve bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı?
10: Ve oluşta önde gidenler, yarışta önde gidenler…
11: İşte onlardır yaklaştırılanlar.
12: Nimetlerle dolu bahçelerdedirler.
13: Büyük kısmı öncekilerden,
14: Az bir kısmı da sonrakilerden.
15: Süslü, nakışlı tahtlar üzerinde,
16: Onlar üstünde karşılıklı yan gelip yaslanırlar.
17: Gencecik uşaklar dolanır çevrelerinde. Sürekli hizmete adanmışlardır.
18: Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde.
19: Ne başları döner ondan ne de akılları karışır.
20: Ve meyveler, gönüllerince seçtiklerinden.
21: Ve kuş eti iştahlarınca beğendiklerinden.
22: Ve genç kadınlar, iri ve siyah gözlü.
23: Titizlikle korunan inciler misali;
24: Yaptıklarına karşılık olarak.
25: Ne boş bir laf işitirler orada ne de günaha sokacak bir şey.
26: Sadece “selam, selam!” denir.
27: Uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
28: Dikensiz kirazlar,
29: Meyve dizili muz ağaçları,
30: Uzayan gölgeler,
31: Akıp dökülen sular,
32: Birçok meyveler arasındadırlar.
33: Ne tükenir ne yasaklanır.
34: Yükseğe yerleştirilmiş döşekler içinde.
35: Biz kadınları da güzel bir biçimde yeniden yaratmış,
36: Hepsini bakireler yapmışızdır,
37: Yaşıt cilveli dilberler halinde,
38: Uğur ve mutluluk yâranı için.
39: Bir bölümü öncekilerden.
40: Bir bölümü de sonrakilerden.
41: Ve şomluk ve uğursuzluk yâranı. Nedir şomluk ve uğursuzluk yâranı?
42: İliklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde,
43: Simsiyah bir gölge altındadırlar.
44: Ne serindir ne de cömert.
45: Çünkü şomluk yâranı, bundan önce servet ve refahla şımaranlardı.
46: O büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı.
47: Ve şöyle derlerdi: “Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?”
48: “Önceki atalarımız da mı?”
49: De ki: “Öncekiler de sonrakiler de.”
50: Bilinen bir günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka biraraya getirileceklerdir.
51: Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar!
52: Zakkumdan bir ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz/yiyecekler.
53: Karınları dolduracaklar ondan,
54: Üzerine içecekler kaynar sudan,
55: Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler.
56: Din gününde ağırlanışları böyledir.
57: Sizi biz yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı?
58: Akıttığınız meniyi gördünüz mü?
59: Siz mi yaratıyorsunuz onu, yoksa yaratıcılar bizler miyiz?
60: Ölümü aranızda biz takdir ettik. Biz önüne geçilecekler değiliz.
61: Yerinize diğer benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden oluşturacağız.
62: Yemin olsun, ilk yaratışı/yaratılışı bildiniz. Peki düşünüp ibret alsanız olmaz mı?
63: Ekmekte olduğunuzu gördünüz mü?
64: Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa bitirenler bizler miyiz?
65: Dileseydik, onu kuru bir çöp haline getirirdik de başlardınız şu şekilde gevelemeye:
66: “Vallahi, kayba uğrayıp borçlandık.”
67: “Doğrusu mahrum bırakıldık biz.”
68: Şu içmekte olduğunuz suya baktınız mı?
69: Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indirenler bizler miyiz?
70: Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi?
71: Çakıp çakıp çıkardığınız o ateşi gördünüz mü?
72: Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratıp oluşturan bizler miyiz?
73: Biz onu hem bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık.
74: O halde o yüce Rabbinin adını tespih et!
75: İş onların sandığı gibi değil! Yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin ediyorum.
76: Ve eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir bu.
77: O, kesinlikle şerefli bir Kur’an’dır.
78: Titizlikle saklanan bir Kitap’tadır.
79: Ona, arındırılmışlardan başkası dokunmaz.
80: Âlemlerin Rabbi’nden indirilmiştir.
81: Şimdi siz, bu sözü mü kirletip küçümseyeceksiniz/bu sözle mi alttan alıp gevşek
davranacaksınız/bu sözle mi yağcılık edeceksiniz?
82: Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?
83: Ya o canın boğaza gelip dayandığı zaman!
84: İşte o zaman siz bakakalırsınız!
85: Biz ona sizden daha yakınız, ama siz görmezsiniz.
86: Madem ceza görmeyecek kişilersiniz,
87: Eğer doğru sözlülerseniz, onu geri çevirsenize.
88: Eğer o, yaklaştırılanlardan ise;
89: Rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle dolu cennet var ona.
90: Eğer kutlu, uğurlu kişilerdense,
91: “Selam sana kutlu ve uğurlu kişilerden!” denir ona.
92: Eğer yalanlayan sapıklardansa;
93: Kaynar sudan bir ziyafet,
94: Ve cehenneme salıverilme var ona.
95: İşte budur, o tartışmasız, o kesin gerçek!
96: Artık, o yüce Rabbinin adını tespih et!